Ali YILMAZ

 

 

Şehit Düştüğü Tarih: 4 Mayıs 1992

 

Şehit Düştüğü Yer: Ankara Demetevler

 

Doğduğu Tarih: 1971

 

Doğduğu Yer: Kastamonu

 

Mezar Yeri: Yüniye M. Bel. Ören Köyü / İnebolu, Kastamonu

 

 

Ankara Dikmende polis tarafından kuşatılan bir Devrimci Sol üssünde bulunan Silahlı Devrimci Birlikler üyesi dört savaşçı, Halil ATEŞ, Solmaz KARABULUT, Fikri KELEŞ ve Ali YILMAZ, polisin ateşine ateşle ve sloganlarıyla karşılık verdiler. Çatışmada Solmaz KARABULUT ve Fikri KELEŞ üste şehit düşerken, Halil Ateş ve Ali Yılmaz kuşatmayı yarıp çatışmayı sokaklarda sürdürerek şehit düştüler.

 

SAVAŞÇILIK ÜSTÜN BİR SORUMLULUK VE CESARETLİLİK GEREKTİRİR

Kastamonulu bir ailenin çocuğu olan Ali, devrimci hareketin ülkenin her yanından, ezilen halk, sınıf ve tabakalarının her kesiminden oluşan renkli, zengin yapısının bir parçasıydı. Bu renkliliğin, zenginliğin odak noktası baskı ve zulüm düzenine karşı mücadele etmekti, kararlılıktı, cesaretti.

Ali bu zenginliğe, renkliliğe damgasını vuran nitelikleri taşıyan ve bu yüzden devrimci hareket içinde yer alan fedakar, kararlı bir devrimciydi. Devrimci hareket içinde ilk olarak mahalli bölge çalışmalarında cesur ve kararlı tutumuyla, hiç bitmeyen enerjisiyle öne çıkan Ali, bir süre sonra bu niteliklerini daha verimli kılacağı bir alana aktarıldı. 1991 ilkbaharından itibaren SDB savaşçılığı görevine atanan Ali, o günden bu yana görevlerini aksatmadan, en küçük bir tereddüt yaşamadan mücadelesini sürdürdü.

Devrimci Sol savaşçılarının en önemli ilkelerinden biri düşmana hiçbir şey teslim etmemek, örgüt ve devrime ait ne varsa düşman saldırısından onları korumak, düşman eline geçmemesi için son nefesine kadar bu uğurda çaba göstermektir. Bir örgütün, bir bütün olarak devrimci mücadelenin korunması, ancak bu ilkenin tam anlamıyla yaşama geçirildiği takdirde sağlanabilir.

Bu noktada, düşman saldırısından korunması gereken en önemli unsurlardan biri de birlikte mücadele edilen yoldaşlardır. Bu yüzden hiçbir Devrimci Sol savaşçısı, tek bir yoldaşını dahi savaş meydanında bırakmamak, hiçbir yaralıyı düşmana teslim etmemek zorundadır.

Ali, 4 Mayıs 1992 günü, düşmanın birliğine yönelik bir saldırıyı başlatacağını anladığı andan itibaren, komutanı Halil ile birlikte yoldaşlarını ve örgütün önemli malzemelerini düşman eline teslim etmemenin, bunları kurtarmanın mücadelesine girdi. Sorun kaçmak değil, kurtarmaktı; yoldaşları ve örgütsel malzemeleri kurtarmaktı. Yakalanan her yoldaş, yakalatılan her malzeme doküman örgüte zarar, düşmana yeni bir koz demekti. Örgüt zarar görmemeli, düşmana bir koz verilmemeliydi. O gün komutanı Halil'i ve Ali'yi yönlendiren bu sorumluluktu. Ve bu sorumluluklarını sonuna kadar yerine getirmeye çalışan Ali, defalarca düşmanın pususundan kurtulmasına rağmen pes etmeyip çabalarını

sürdürdüğü için, son olarak Demetevler'de kurulan bir pusuda komutanı ile birlikte çatışarak şehit düştü. Bu sorumluluk duygusunu hep taşıyacağız.

 

(Bu özgeçmiş, Haziran Yayınevi tarafından yayınlanan Bayrağımız Ülkenin Her Tarafında Dalgalanacak adlı broşürden alınmıştır.)

 

 

Hakkında Daha Geniş Bilgi İçin...

 

Yoldaşları, yakınları Ali Yılmazı Anlatıyor:

 

Geri